Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sofie'nin Dünyası

“Bütün insanlar doğal olarak bilmek isterler” Aristoteles İnsanı insan yapan temel özelliklerden biri, onun önce kendisini daha sonrasında ise çevresi bilme isteğidir. Felsefe temel olarak bu bilme isteğinden ortaya çıkan bir sosyal bilimdir. Bilgi, bilen varlıkla(özne veya suje), bilinen varlık (nesne veya obje) arasındaki bir ilişkidir. Bu ilişkide bilenin mi, yoksa bilinenin mi ağır bastığı; bilginin kaynağı, alanı, kapsamı v.b… konular bilgi felsefesinin konularıdır. Felsefe de esas manası ile bir bilgidir, ancak özel tür bir bilgidir. Felsefe’nin nasıl bilgi olduğuna bakmak için diğer tür bilgileri de incelememiz gerekmektedir. Gündelik Bilgi : Bilinçli bir araştırma yöntemi sonucunda elde edilmiş olmayıp, farkında olmadan elde edilen bilgidir. Örnek olarak, yağmurun yağdığında ıslanacağımızı bilmemiz. Bilimsel Bilgi : Bilimsel yöntem, bilimsel araştırma, bilimsel açıklama, bilimsel kuram, bilimsel yasalar v.b… ile harmanlanıp. Bilimsel yöntem ve usullerle doğrula

Bozkırın Acısının Sesi

Yürüyerek aşılan yollara inancımız hep tam olmuştur. Ayların, günlerin geçişleri, zamanla yarışan hayatlar.  İşte günlerden bir gündü onla karşılaşmamız, Orta Anadolu coğrafyasında herkesin bildiği bir sestir bu. Kimi için uzaktan gelir sesi, kimi için doğduğu gün ezandan sonra okunan bir bozlaktır kulağına, bir de onun gibi doğduğu gün saz verilenler vardır kucağına. Onlar içinse anaların, babaların temennisidir “Neşet Ağa” gibi olmaları. Neşet Ertaş, bu topraklar (Orta Anadolu) için sadece bir müzisyen ya da türkücü değildir. Neşet Ertaş bu toprakların garibanlığının hür sesidir, mahlasının “garip” olması bu sebepledir çünkü bu toprağın insanları gariptir. Kendi hikâyesini en güzel kendi anlatır aslında. Sadece yoksulluktan yokluktan değildir büyük şehre gitmesi. Abdalların o zamanki düzen içerisinde vasıfsız bir konuma sahip olması da etkilidir bunda. Yalan dünyaya âh etmenin yolculuğudur, bu yolculuk. Kırşehir’den çıkan saz ve söz ustasının “garip” başına neler geldiğ