Dünya çok büyük bir yer hepimize yetecek kadar büyük, hepimizi
doyuracak kadar büyük ama yinede insanoğlu doymak bilmez iklimini hiç
değiştirme eğiliminde olmadığından dolayı doymayı, doyurmayı, elinde olanı
vermeyi hiç düşünmüyor. “Dünya herkese yetecek büyüklük de, onun için
başkasının yerini kapmaktansa, çalışarak kendi yerinizi bulun” diyor Charlie
Chaplin. Dünyada 925 milyon insanın her gün aç yattığı gibi bir veri var
elimizde, peki açlık sınırında yaşayan insan sayısı benim tahminime göre bu
sayı 2 ya da 3 milyar insandır, belki de daha fazla. Asgari ücret denilen
zillet aslında bir açlık sınırı değildir, açlık sınırının daha altında bir
rakamdır, canla başla fakirden alıp zengine veren devletin 1300 TL’nin altına
düşmesin diye verdiği mücadele reel politiktir. Burada oturup simit şu kadar
çay bu kadar 30 günde çay simit bu kadar eder diye bir hesaba girecek değiliz
ancak asgari ücret zenginin/işverenin malına mal katması için bir araç değil de
nedir? Burada Charlie Chaplin’i yalancı çıkaracak değiliz evet başkasının
yerini kapmak derdinde olmadan kendimize yer etmek için çalışacağız fakat emek
hırsızlarına da göz açtırmamalıyız çünkü emeğimiz kolayca çalınabilecek bir
meta değildir.
Türkiye de Soma faciasından sonra açıklanan rakamlara göre Taşeron
işçi sayısı 1.233 milyon insan evladı, bunlar resmi veriler birde taşeron
olmayan ama taşeron zihin ile çalıştırılan insanlar var bunların adlarını bile
koyamadık daha nerdeler ne yapıyorlar bilmiyoruz, bir sabah uyandığımızda yada
akşam ana haber bültenlerinde görüyoruz. X şehrinin Y semtinde gerekli
önlemleri alınmadan çalıştıran matbaa da yangın çıktı 3 işçi hayatını kaybetti.
Haber arkasına bir Prof. Dr. Yeşil Kırmızıyaçalan adında bilmem ne Üniversitesi
iş güvenliği ana bilim dalı dekanı çıkarılıyor ekrana uzun cümleler boş savsatalar hemen profumuzun
karşısına bir adet devlet yetkilisi bağlanıyor telefonla bir iki cümle bir daha olmayacak palavraları
sonrası yetkililerin uzun ve detaylı incelemeleri adı altında kapanıp giden
dosyalar. Bu ülkede Taşeron işçiler de Suriyeli,Afganistanlı,Somalili mülteci
kardeşlerimiz kadar ürkek ve korkak. Hepsi birer Matematik Profesörü kolay mı
asgari ücretle ev geçindirmek. Sadece iş yaparken başımıza ne hal gelir korkusu
değil, bu ay sonu nasıl gelecek korkusu?
Dünya herkese yetecek büyüklük de, Siyahları, Beyazları, Arapları,
Türkleri, Kürtleri, Ermenileri de yaşatabilecek, doyuracak bilecek bir güce
sahip o yüzden beraber yaşamayı, birbirimizin hakkını gasp etmeden yaşamayı
öğrenmek/öğretmek zorundayız. İlk önce kendi topraklarımızda yaşayan insanları
sevmekle onlara kucak açmakla başlayacak meselemiz. Komşusu açken tok yatanın
bizden olmadığı gibi komşusunun hakkı gasp edilirken durup seyreden de bizden
değildir. Coğrafyamızı saran kan ve gözyaşı ikliminde canla başla birbirimize
ve bizi biz yapan meselelere sahip çıkacağız. Birbirimiz sevmeyi hafife
almayacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder