Fütûhat-ı Mekkiye, İbnü’l Arabi’nin Tasavvuf düşüncesi ile
ilgili düşüncelerini ortaya koyduğu eseridir. Bu eserin içerisinde bulunan
birkaç bölümden alınarak oluşturulan ve şerhi İsmail Hakkı Bursevi tarafından
yapılan Lübbü’l lübb adlı eser âriflerin hakikat bilgisine ulaşabilmesinin
muhteviyatını oluşturmaktadır. Eserin şerh kısmı kırk sayfadan oluşmaktadır,
İsmail Hakkı Bursevi esere sorular ve cevaplar ekleyerek meseleyi daha
anlaşılabilir kılmaya çalışmaktadır. Tasavvuf düşüncesinin temel kavramları bu
eserin içerisinde bulunmaktadır.
Eserin üç bölümde ortaya çıkmıştır, Ârifin Rabbi hakkındaki
hakikatin bilgisine ulaşabilmesi için bilmesi gereken yedi tavrın, beş ilahi
mertebenin, üç seferin izahı ve vahdet-i vücud anlayışı bu risalenin içeriğini
oluşturmaktadır. Yedi tavır; insanın kendi mevcudundan yola çıkarak tek ve
ezeli olan vücuda ulaşması yani “Her kim kendini bilirse, Rabbine ârif olur”
hadis-i şerifi gereğince çıkılan yolun merhalelerini anlatır ve yedinci tavır
içinde ârif, hem kendi hakikatine hem de Hakk’a ârif olur. Beş ilahi mertebe
denilen ise hadis-i şerifte buyrulan onsekizbin âlemden biri olan dünya alemi
ârife öğretilir. Ârife, Kamil insan olabilmesi olabilmenin yolu bu mertebelerde
tarif edilerek, son mertebe olan Kamil insana giden salîk öğretilmiş olunur. Üç
sefer faslında anlatılmak istenen ise ârifin kendi başlangıcı ve döneceği yeri,
nefsinin ve Rabbini, nerden gelip nereye gideceğini bilmesinin üç seferle
mümkün olduğu ve bu seferlerin hangi merhalelerden geçerek ârifliğe varıldığı
anlatılmak istenmektedir. Bu mertebeler şu şekilde sıralanmaktadır. Birinci
sefer, aşağıların aşağısıdır. İkinci sefer burada ârif küllî akla vasıl olan salîk üzere olur buna
Hakikat-i Muhammediye denir. Üçüncü sefer ise, Allah’tan başlayıp, Allah’a beka
olma seferidir. Burada ârif kişi Hakk’tan, halka seyir ve sefer halindedir.
İbnü’l Arabi tasavvuf yolunun bilinmesi gereken en önemli
kavramlarını Fütûhat-ı Mekkiye adlı eserinin bu bölümünde oluşturmuştur.
Eserlerinde belirttiği gibi eserinin bu bölümünde de avama değil avasa
yazdığını tekrar belirterek eseri ile ilgili önemli bir işaret koymuştur.
Yorumlar
Yorum Gönder